Bilindiği üzere 2812 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile (Mal ve Hizmetlere Uygulanacak Katma Değer Vergisi Oranlarının Tespitine İlişkin Karara) eklenen Geçiçi 6. madde ile …….BAZI HİZMET TÜRLERİ İÇİN KDV Oranları, 31/12/2020 tarihine kadar (bu tarih dahil) uygulanmak üzere geçici olarak %8’e ve % 1’e indirilmiştir.
Yine 30.08.2020 tarih ve 31229 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2913 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla; 01.09.2020 ile 30.06.2021 tarihleri arasında verilecek eğitim ve öğretim hizmetleri için KDV oranı %1’e düşürülmüştür.
Sorunlara Yönelik Değerlendirmeler
Yapılan bu düzenlemeler ile birçok tereddüt, hukuki ve vergisel sorun ortaya çıkarmıştır.
1-) Kararnamenin uygulanmasına ve KDV oranlarına yönelik; idareden tereddütlü ve açıklanması gereken hususlar için birçok mükellef özelge talep etmiş ve özelgelerin cevapları geç verilmiştir.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 20.08.2020 tarih ve 50169878-200.03.[6720-48]-E.92133 sayılı; TÜRMOB’a verdiği görüş/cevap yazısında da; yolcu taşımacılığına yönelik, işyeri kiralamalarına yönelik, yeme-içme hizmetlerine yönelik, hizmetlerdeki KDV oranlarının hangi tarih ve hangi oranlar dikkate alınarak düzenleneceği, otellerdeki geceleme hizmetlerinin KDV oranlarının giriş-çıkış tarihlerine göre ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği ile 2813 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’na göre stopaj indirimleri ile ilgili konularda gerekli açıklamalar yapılmıştır.
2-) Eğitim ve öğretim hizmetlerine yönelik getirilen indirim sonrası; peşin tahsil edilen ve bedelin tümü ile faturası kesilmiş olan hizmet bedelleri için, nasıl işlem yapılacağı noktasında da kurum/gelir ve KDV yönlerinden de belirsizlik hali mevcuttur. Tüm dönem için faturalarını kesmiş ve KDV beyanlarını yapmış durumda olan işletmelerden; eğitim ve öğretim hizmetini alacak olanlar; hizmeti henüz almadıkları ve indirim haklarını da göz önüne alarak; aradaki fark tutar olan % 7’lik kısmın kendilerine iade edilmesini istediklerinde; hizmeti verecek ve hizmeti alan açısından KDV’nin (Matrah ve İndirim Miktarlarının Değişmesi kapsamı ile fazla ve yersiz ödenen kdv’nin iadesi açısından) nasıl işletilebileceği ve Vergi İdaresinin konuya nasıl yaklaşımda bulunacağı belirsizdir.
3-) 2812 ve 2813 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararları sonucunda; GVK 94 ve KVK 15 nci maddelerindeki nakden ve/veya hesaben ödeme kavramı ile KDV Kanunu’nun 10/1-b’de yer alan önceden fatura düzenlenmesi hükümleri kullanılabileceğinin mümkün olmasından ötürü; Hazinenin Gelir Vergisi/ Stopaj ve KDV yönünden ciddi gelir kaybına uğrayabileceğini söylemek mümkündür.
4-) KDV İndirimlerinin getirilme maksatlarından biri de; devletin vergi gelirlerinden vazgeçerek, vergi indirimi getirmek sureti ile bu indirimlerin tüketiciye yansıtılarak, enflasyonist etkinin azaltılmasını amaçladığı görünen bir gerçek iken; yapılan hizmet teslimlerine yönelik KDV İndirimleri tüketici fiyatlarına yansıtılmamıştır. Hizmeti verenlerin cebinde kalmıştır.
Belki; bu realite öngörüldüğü halde; esnafın finanse edilmesi amacı ile de söz konusu düzenleme çıkarılmış olsa bile; KDV’deki tahakkuk ve tahsilat oranlarına baktığımızda; vergiyi öde(ye)miyerek esnaf zaten bu finansmanı kendi kendine zaten sağlamakta idi.
KDV İndirimi Düzenlemelerinin KDV İadesi Talepleri Noktasındaki Tereddüt
Şöyle ki; 2018 yılında yapılan kanuni düzenlemeler ile (mal teslimi sayılan) mobilya, konut, işyeri, nakil vasıtaları gibi ürünlere de geçici KDV indirimleri getirilmişti. Ancak bu teslimlere yönelik KDV İadesi Talepleri için Cumhurbaşkanlığı Kararlarında;
“Mükelleflerin, indirimli orana tabi işlemlerine ait iade hesabına, bu madde kapsamında teslim ettikleri mallar nedeniyle yüklendikleri vergiler dâhil edilmez.” denilerek İndirimli Orandan Bu Teslimler için KDV İadesi alınamayacağı yönünde kanuni düzenleme yapılarak, bu hususun altı çizilmiş idi.
Cumhurbaşkanı Kararı ile 31.7.2020-31.12.2020 tarihleri arasında belirlenen hizmet türleri ile 01.09.2020 ile 30.06.2021 tarihleri arasında verilecek eğitim ve öğretim hizmetleri için müşterilerine indirimli KDV uygulayan mükelleflerin; indirimli orandan KDV iadesi talep edip/edemeyeceği belirsiz gibi gözükse bile; 2018 yılında yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararlarındaki gibi bir kısıtlamaya gidilmediği anlaşılmaktadır.
Muhtemelen; karar düzenlemesi yapılır iken;
-ya bu ayrıntı gözden kaçırıldı,
-veya 2018 yılındaki yayımlanan kararlarda getirilmiş kısıtlamanın hukuki olmadığı bilindiğinden ötürü, yeni kararlarda bu yönden herhangi bir kısıtlamaya gidilmedi,
– veya bu uygulamadan yararlanabilecek mükellef sayısının sınırlı sayıda olduğunun bilinmesi, bir bölümünün zaten KDV mükellefiyeti bile olmaması, KDV indirimlerinden yararlanabilecek mükellef profilinin genelde ödenecek KDV beyan eden mükelleflerden olması, oran indirimlerinin tüketiciye yansıtılabileceği varsayımı, mükelleflerin indirimli orandan KDV iadesi talep edebilecek durumda olanların az sayıda kalabileceği ve hazineye getirebileceği ek yük gibi hususlar göz önüne alınarak Cumhurbaşkanlığı Kararlarına bu kısıtlayıcı ifade konulmamış da olabilir.
Lakin 2018 ve 2020 yılında KDV İndirimlerine yönelik yapılan kanuni düzenlemeler; değerlendirildiğinde; belli bir dönem için geçici olarak yapılan KDV indirimlerinde; bu indirimler hizmet teslimlerine yönelik olursa KDV iadesi alınabilir, mal teslimine yönelik olur ise KDV iade talebinde bulunulamayacağı gibi bir fotoğraf karşımıza çıkmaktadır. Bu ise; KDV Kanunu’nun ruhuna aykırı bir görüntü vermektedir.
Her ne saikle olursa olsun; 2020 yılında yayımlanan KDV İndirimlerine yönelik Cumhurbaşkanlığı Kararlarına bu tarz bir kısıtlayıcı hüküm konulmamış olmasını olumlu bulmaktayız.
Ancak; her halükarda 2018 yılında yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararlarında yer alan “mükelleflerin, indirimli orana tabi işlemlerine ait iade hesabına, bu madde kapsamında teslim ettikleri mallar nedeniyle yüklendikleri vergiler dâhil edilmez.” şeklindeki kısıtlayıcı ifadenin (her ne kadar Danıştay’ın denetim mekanizmasından geçmemiş ve Danıştay’ca verilmiş herhangi bir karar olmaması ve yapılmış olan bir itirazda olmamasına rağmen) “hukuka aykırı bir düzenleme olduğu” gerçeğini de değiştirmemektedir.
Sonuç
Kanuni düzenlemeler yapılır iken; aceleci davranılmaması, getirilen düzenlemelerin hukukiliğinin ve sebep/sonuçlarının iyi değerlendirilmesi, devlete ve vatandaşa getireceği fayda ve maliyet analizlerinin iyi yapılması, kamunun itibarsızlığına yol açabilecek düzenlemelerden uzak durulması, kanuni düzenlemelerin öngörü ile yapılması ve nakıs çıkarılmaması gerekmektedir.
Cumhurbaşkanı Kararı ile 31.07.2020-31.12.2020 tarihleri arasında belirlenen hizmet türleri ile 01.09.2020 ile 30.06.2021 tarihleri arasında verilecek eğitim ve öğretim hizmetleri için müşterilerine indirimli KDV uygulayan mükelleflerin; 3065 Sayılı KDV Kanunu, KDV Uygulama Genel Tebliği ile Cumhurbaşkanı Kararlarında kısıtlayıcı bir düzenlemeye yer verilmediğinden; koşullarını sağlamak suretiyle indirimli orana ilişkin usul ve esaslar çerçevesinde aylık ve/veya yıllık nakden ve/veya mahsuben KDV iadesi talep edeceklerinde kuşku yoktur.
Aylık ve/veya yıllık nakden ve/veya mahsuben KDV iadesi talep talepleri noktasında; Vergi Dairelerince yukarıda değindiğimiz tereddütlü duruma ilişkin oluşabilecek soru işaretlerinin giderilmesine, meslek mensupları ile mükelleflerin ve idarenin boşa vakit kaybetmemesi adına Vergi İdaresince; alt birimlerine GENEL YAZI şeklinde bir bilgilendirme yapmasının elzem olduğunu,
Bu tip geçici KDV indirimlerinin; sonuçları ve sorunları göz önüne alınarak (devletin vergi gelirlerinden vazgeçmesi, üstüne bir de geri ödeme yapacak olması, bürokratik işlemler, indirimlerin tüketiciye yansıtılmaması, hazineye getireceği yük göz önüne alınarak) şahsen bu düzenlemelerin getirilmemesinin daha uygun olacağını, eğer getirilecek ise de kalıcı düzenlemelerin yapılması gerektiğini düşünmekteyiz.